Kardak Krizi Nedir? Kardak Krizi Nasıl Başladı?
Gün Gün, Adım Adım, Kardak Krizinin Aşamaları
Türkiye ile Yunanistan ın bir savaşın eşiğine geldiğini Kardak krizi nedir? Kardak krizi başlamadan önce, Bodrum’un Gümüşlük koyunda Türk balıkçılar, Türk Deniz Kuvvetleri ile Yunan Balıkçılar ve Yunan Deniz Kuvvetleri arasında hiç bir sorun yoktu. Hatta balıkçılar kendi aralarında pozitif diyaloglar kurmakta ve ortak alanda balık tutuyordular. Önünde yunusların oynaştığı bu iki küçük çorak kayalıkların bulunduğu yer, Türk gemilerinin özellikle kullandığı bir deniz otobanını andırmaktaydı.
Kardak Krizinin özetini Wikipedia’ dan okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kardak_Krizi#Kriz_sonras%C4%B1_geli%C5%9Fmeler
Kardak Krizi Nasıl Başladı?
25 Aralık Aralık 1996 gecesi saat 4:30 civarında Figen Akat ismindeki Türk gemisi kardak kayalıklarına çarptı. Bu kaza sonucunda Türk gemisi kayalıklara oturdu ve acil müdahale edilmesi gerekti. İşte o gece bu kritik soru soruldu. Kardak kayalıkları kime aitti? Kardak krizi o gün başladı.
Figen Akat Gemisi Olayı Nedir?
Figen Akat gemisi Kardak krizinin çıkmasına sebep olan, Çanakkale‘den İsraile giden sıradan bir yük gemisiydi. Gemi yola çıktıktan tam 30 dakika sonra kardak kayalıklarına çarparak karaya oturdu ve acil müdahale edilmesi gerekti. Kaza sonrası vakit kaybetmeden gemi sahibi Erim Akata haber ulaştırıldı.
Erim Akat hemen bir Türk sigorta şirketi ile görüştü ve ertesi akşam iki Türk yetkili Figen Akat gemisinin üzerine çıkmış ve geminin nasıl kurtarilabileceğinin tartışmasını yapıyordu. Tüm bu gelişmeler yaşanması üzerine Türk ve Yunanistan savaş gemileri kaza yapan Figen Akat gemisinin etrafına demir attılar ve uzaktan gelişmeleri izlediler.
26 Aralık 1995 günü Yunanistan’ın Ankara büyükelçisi Yunanistan dışişleri bakanına durumu bildirerek, Figen Akat ın Yunanistan karasularında olduğunu ve gemiye yapılan müdahale nin hemen durdurulması gerektiğini iletti. Türk dışişleri bakanlığı ile Yunanistan arasında diplomatik yazışmalar devam etti ve Türkiye dışişleri bakanlığı Kardak kayalıklarının Yunanistan’a ait olduğu iddiasını reddetti ve Kardak krizi gündeme oturdu.
Figen Akat Gemisi Nasıl Kurtarıldı?
Kardak krizine sebep olan Figen Akat gemisindeki çimentoların boşaltılmasına karar verildi. 27 Aralık 1995 günü Kardak kayalıklarına Figen Akat ın, taşıdığı çimento nun 150 ton kadarının denize dökülmesine ve kurtarma işleminin bir an önce başlanmasına karar verildi.
100 ton çimento nun denize dökme işleminin gerçekleştirilmesi den sonra kurtarma faaliyetlerini uzaktan izleyen bir Yunanistan muhribi yanındaki üç adet hücum botuyla Figen Akatın etrafını sardı. Yunan askerleri boşaltma işleminin durdurulmasını emretti ve çimento boşaltma işlemi durduruldu. Bu gelişmeler ile Kardak krizini gündeme oturdu.
Figen Akat Gemisi Nasıl Kurtarıldı? Figen Akat Gemisini Kim Kurtardı?
Figen Akat ın kurtarma işlemleri durdurulmuştu fakat ilginç bir olay yaşandı ve bir Yunan Kurtarıcısı Türk Gemisine yanaşarak 5 dakika içerisinde gemiye bağladığı çelik halat ile onu kurtardı. Fakat geminin kurtarılması ile Kardak krizi sona ermedi. Normal şartlarda geminin bir Yunan adasında çekilmesi gerekmekteydi. Yunan kurtarma gemisi Figen Akat ı çekmeye başladı. Ancak tam o sırada hiç kimsenin beklemediği bir aksilik meydana geldi.
Yunan Kurtarıcısının halatı Figen Akat ın fırdöndüsüne sıkıştı. Halatı oksijen yardımı ile keserek kurtaran Türk mürettebat gemiyi aksi yöne yani Türk karasularına doğru harekete geçirdi. Figen Akat ı birkaç yüz metre ilerde Türk karasularında bekleyen Sahil Güvenlik teknesi karşıladı. Gemi şans eseri kurtuldu fakat bu kurtarma operasyonu ve sonrasındaki gelişmeler Türk Silahlı Kuvvetlerinde yıllardır araştırma yapan bir Kuvvet Komutanının dikkatini çekmişti.
Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Güven konuyu Genelkurmay başkanına bildirdi ve bu noktada bir egemenlik sorunu olduğundan bahsetti. Konunun diplomatik olarak çözülememesi halinde kuvvet kullanımına sebep olabilecek bir hadise olduğunu bildirdi ve Krdak krizi gündeme oturdu.
Kardak Kayalıkları Kimin?
10 Ocak 1996 günü Diplomatik yazışmalar sona ermişti. Hiç kimse kardak olayının bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordu. Yunanistan Kazadan günler sonra Türkiye’ye kardak ile ilgili ikinci kez nota verdi. Notada Kardak kayalıklarının 1932 yılında İtalyanlar ve Yunanistan’ın yaptığı antlaşma ile Yunanistana bırakıldığı iddia ediliyordu. Kayalıkların Yunanistan’a ait olduğunun altı çiziliyordu. Bu defa kayalıklar ile alakalı araştırmalar Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılmaya başlandı.
Araştırmalar sonucunda Kardak kayalıklarının Türkiye karasularına ait olduğunu gösteren tapu kayıtları Bodrum Kaymakamlığında bulundu ve Türkiye notayı bir kez daha reddetti. Bu gelişmeler üzerine Kardak krizi iyice büyüdü. Kardak kayalıkları artık Ege Denizinden görülen sıradan kayalıklar değildi. Her an patlamaya hazır bir bomba gibi durmaktaydılar. Çok geçmeden medya da bu durumun farkına vardı.
Kardak Krizi Gelişim Süreci, Kardak Krizi Nasıl Gelişti?
19 Ocak 1996
19 Ocak 1996 yılında Yunan basını, Yunan hükümetini yeni devralan siyasi partileri hedef alan, Kardak krizini tetikleyen haberler yapmaya başladılar. Bu haberlerde ‘Yunan adaları elden gidiyor’, ‘Türklere veriliyor’ gibi başlıklar yer almaktaydı. Bu gelişmeler Kardak krizininin fitilini ateşledi.
26 Ocak 1996, Kalimnos Belediye Başkanı Adaya Bayrak Dikti
26 Ocak 1996 yılına geldiğimizde henüz yeni kurulan Yunan Hükümeti nin önüne Kardak krizi sorunu koyulmuştu ve basının da abartısı ile çözülmesi zor olan bir sorun haline gelmişti.Kazadan tam 20 gün sonra kardak krizi fitilini Kalimnos belediye başkanı ateşledi.
Kalimnos belediye başkanı yanına papaz, çocuklar ve bir de Antena televizyonunun çekim ekibi alarak adaya çıktı. Güneşli bir ada havada ada üzerinde şarkılar söyleyerek türküler eşliğinde Yunan bayraklarını Kardak adalarına diktiler. Kardak krizi günden güne alevleniyordu. Yunan jetleri artistik hareketleri ile ada üzerinden geçişler yaptılar. Akşam olduğunda Yunanistan medyası Karadağ’ın haritalarına aldıklarını iddia ettiler.
27 Ocak 1996, Türk Basını Karadağa Helikopter İndirdi
Tüm bu gelişmelerden sonra Türkiye de kıyamet koptu ve ardından medyada Kardak krizi başladı. Yunan medyasının adayı sahiplenmesine Türk basını helikopter indirmesiyle cevap verdi. İki Türk gazeteci Kardakdaki Yunan bayrağını indirip yerine Türk bayrağı astılar. Akşam olmadan bu şanlı eylemin görüntüleri de Türk televizyonlarında yayınlandı ve iki ülke arasında bir bayrak dikme yarışı başlamıştı. Askerler ve diplomatlar ise henüz olaya tam olarak el atmamış ve endişe ile gelişmeleri izlemekteydiler.
Yunan Basını Yunan Başbakanı Simitis Türklere Karşı Kışkırttı
Henüz hükümeti yeni devralan Simitis, bir taraftan abartılı basın haberleriyle bir taraftan da muhalefet partisi nın baskıları ile mücadele ediyordu. Baskılara fazla dayanamadı ve Yunan askerleri kardak kayalıklarına çıktılar ve Türk bayrağını indirip yerine Yunan bayrağını diktiler. Böylece Kardak Krizi iyice büyüdü. Yunan askerleri ağır silahlar ile Kardak kayalıklarına yerleştiler ve Ege de ok yaydan çıkmıştı.
28 Ocak 1996, Atina’da Türk Büyükelçisi Yunanistan Dışişleri Bakanlığına Çağrılarak Uyarıldı
Atina’da Türk büyükelçisi Yunanistan dışişleri bakanlığına çağrılarak uyarıldı. Türkiye kardak etrafına savaş gemilerini yerleştirdi. Savaş gemileri, uçaklar ve medya ordusu teyakkuz halinde beklediler. Ege Kardak krizi günden güne savaşa doğru ilerliyordu.
29 Ocak 1996, Ankara Da Üst Düzey Bir Toplantı Gerçekleştirdi
29 Ocak 1996 Saat 19:00 Ankara da üst düzey bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı da Eski Başbakan Tansu Çiller, dönemin Dışişleri Bakanı Deniz Baykal, Dışişleri Müsteşarı Onur Öymen, Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya ve bazı bakanlar, üst düzey askeri liderler yer aldı. Güven Erkaya yurtdışı görüşmelerini hemen iptal etti.
Devletin üst düzey yöneticileri Türkiye’nin tavrını bekleyecek toplantıya tam kadro katıldılar. Artık silahlar mermiler sürülmüştü ve herkes bu toplantının sonucunu beklemeye başlamıştı. Kardak da yaşanan tüm bu ani gelişmeler toplantı salonda da gergin bir hava yaratmıştı.
Yunanistan ın Kardakdaki son tavrı artık bardağı taşıran son damla oldu ve olay birkaç gün içerisinde halledilmesi gerekiyordu. Dönemin başbakanı Tansu Çiller ve Dışişleri Bakanı Deniz Baykal, krizin diplomatik yollarla çözülmesi halinde fiziki müdahalenin gerekli olduğunu belirttiler. Kardak kayalıklarına yapılacak olan operasyonu için hükümet liderleri ve askerler oldukça gergindi.
Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, tüm bu gerginlikler devam ederken keşif yapmak için bir helikopter görevlendirdi. Gelen haberler Yunanistan askerlerinin varlığının devam ettiği yönündeydi. Bunun üzerine Başbakan Tansu Çiller, Kardak kayalıklarının hukuki olarak bizde olup olmadığının keskinliğini Onur Öymene sordu. Onur Öymen de Kardak kayalıklarının Türkiye ye ait olduğunu tekrardan doğruladı.
Kardak Kayalıklarını Kimin? Tansu Çiller Kardak Kayalıkları İçin Ne Demişti?
Kardak kayalıklarının Türkiye’ye ait olduğu teyit eden Başbakan Tansu Çiller, aynı soruyu tekrar tekrar sordu. Daha sonra toplantı da Kardak kayalıklarının Türkiye için önemi nedir diye soruldu. Diplomatlar kayalıkların diğer 150 kayalık için örnek teşkil ettiğini belirtti.
Tartışmalar bir anda iki kayalık parçasından Ege Denizindeki tüm kayalıklara, hatta adaların kime ait olduğuna kadar uzamaya başladı. Kayalıkların kime ait olduğu sorusunda 12 mil sorunu yatmak daydı. Yani iki kayalığın sahiplenen ülke Ege Denizi nın diğer karasularında da söz sahibi olacaktı.
1996 Kardak Krizinde Tüm İhtimaller Düşünüldü
Kardak kayalıklarının konusunda verilecek olan kararların ne gibi sonuçlar doğurabileceğine dair tüm ihtimaller değerlendirildi. Bunun üzerine çözüm senaryoları masaya yatırıldı fakat çözüm hiç de kolay gözükmüyordu. Herhangi bir fiziki müdahalede çatışma çıkacağı kesindi.
Türkiye de bu gelişmeler olurken Yunanistan da dışişleri bakanı bir basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen basın toplantısında askeri harekata ateş ile karşılık verileceği bildirildi. Fakat sivillere ateş açılmayacağının da altı çizildi. Bunun üzerine Ankara da yapılan toplantı da ilk öneri Tansu Çiller den geldi.
Kardak kayalıklarına silahlı bir ekip gönderilmesi savaşa yol açabilirdi. Yunanistan askerleri silahlı ekip görmesi halinde ateş açacaktı, ateş açan Yunan askerlerine karşı Türk askerleri müdahale edecekti. Bunun üzerine gemiler çatışmaya dahili olacak ve ardından hava kuvvetleri de katılacaktı. Yani adaya silahli birlik gönderilmesi yangına körük ile gidilmesi anlamına geliyordu. Çatışmalar genel harp e sebep olmayabilirdi fakat mahalli olarak savaş olabilirdi.
Kardak Krizinde Hükümet ve Asker Arasında Hangi Dialoglar Yaşandı?
Tüm bu gelişmeler üzerine Başbakan Tansu Çiller Asker yönetimine sordu ‘Böyle bir silahlı müdahalenin sonuçlarına hazır mısınız?’ dedi. Komutanlar bu kritik soruya ‘Asıl siz hükümet ve politikacılar olarak genel bir harbe hazır mısınız? Sorusuyla karşılık verdiler. Toplantı bir anda hava verilmişti ve gün geçtikçe savaşa bir adım daha yaklaşılıyordu.
Toplantı da gerilen bu havayı dış işlerinin en deneyimli bürokratlarından birisi olan İnal Batu Kardak kayalıklarının diğerinin üzerine çıkmasını teklif etti. Plana göre Kardak kayalıklarının boş olanının üzerine çıkılması halinde savaş riski asgari düzeye inecekti, dürüm ve inisiyatif eşitliği sağlanacaktı. Fakat Yunan askerleri iki adaya da bayrak dikmişler ama birisine konuşlanmışlandı. Diğer kayalık boş gözüküyordu.
İnal Batu nun bu fikri ilk anda beklenen ilgiyi görmedi. Özellikle toplandı da bulunan siyasi liderler bu işi kökünden çözmeye kararlıydılar. İnan Batu nun verdiği bu tekliften sonra dönemin Dışişleri Bakanı Deniz Baykal hiç taviz vermeden kamuoyuna verdikleri sözün tutulması için diğer boş olan adaya çıkılması da karar kıldılar. Başbakan Tansu Çiller toplantı çıkışında tüm tartışmaları tek cümleyle özetledi ‘Bu bayrak iner, bu asker gider’ dedi ve bu söz savaş anlamına gelmekteydi.
29 Ocak 1996, Savaş Gemileri Yola Çıktı
29 Ocak 1996 yılına geldiğimizde iki ülkenin de savaş gemileri adaların etrafına konuşlanmışlardı. Gökyüzünde ise uçaklar gövde gösterisi yapıyordu. Fitiller ateşlenmemişti fakat savaş oyunları oynanmaya başlamıştı.
Kardak Krizinde Amerikanın Müdahalesi Nasıl Oldu?
Washington hayat normal başladı Amerika’nın Kıbrıs Temsilcisi Beyaz Sarayda Kıbrıs ile ilgili toplantı yapmayı planmaktaydılar. Sabah Beyaz Saraya geldiklerinde ege deki gerginliği istihbarat teşkilatı nın raporlarından öğrenmişlerdi. Kardak Krizi nin ciddiyeti Ankara’daki toplantının ardından yapılan açıklamalar ile anlaşıldı.
Beyaz Saray’da da Alarm Verildi
Kıbrıs konuşmaya hazırlanırken birdenbire gündem değiştirildi ve Beyaz Saray da da Avrupa da olduğu gibi Kardak tartışılmaya başlandı. Ege’de Kardak krizi bir kördüğüme dönüşmek üzereydi. ABD başkanı danışmanı Richard Holbrooke üçlü bir telefonla hattı kurarak iki ülkeyi anlaşmaya ikna etmeye çalıştığını belirtti. Dönemin Amerika Birleşik Devletleri başkanı Bin Clinton Simitis, Çiller ile müzakereler gerçekleştirdi. Yapılan kritik konuşmalarda Başkan Clinton, liderlere arabuluculuk yapmaya çalıştı. Beyaz Saray’da Ege de durumun kritik olduğunu farkındaydı.
30 Ocak 1996, Kardak Güne Savaş Bulutlarıyla Uyandı
30 Ocakları 1996 günü Kardak güne havadaki savaş bulutlarıyla uyandı. İki gemilerin de Savaş gemileri Kardak karasularının etrafında devriye atıyor, birbirlerini kovalıyordu. Balıkçıların olta sakladığı mavi sular kararmıştı. Ankara da operasyon kararı alınmıştı. Fakat Genelkurmay başkanlığındaki bazı rütbeli askerler olayın ciddiyetinine dikkat çekiyor ve fitilin yanması ile ortaya çıkabilecek sorunlar için yeni yollar aramaya çalışıyorlardı. Apar topar görülebilecek bir savaşın Türkiye yarardan çok zarara uğratan bileceğine inanmaktaydılar. 30 Ocak 1996 günü Deniz Kuvvetleri Komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı ve diğer üst düzey askeri yetkililer siyasi liderlerden ayrı bir toplantı gerçekleştirdiler.
1996 Türkiye’nin Kardak Krizi İçin Çözüm Olasılıkları Neydi?
- Kayalıklara sadece sivillerin çıkarılması. (Yunanistan sivillere ateş açılmayacağını belirtmişti)
- Silahsız asker gönderilmesi ancak silahsız olacaklarının önceden bildirimlesi
- Silahlı asker gönderilmesi ve ateşe ateşle karşılık verilmesiydi.t
- Hava kuvvetleri bombardımanı ile işin bitmesiydi
Savaşın arefesinde tüm olasılıkları bir kez daha masaya yatırıldı ve tartışılmaya başlandı. Bu olasılıkların ilki kayalıklara sadece sivillerin çıkarılmasıydı. Çünkü Yunanistan sivillere ateş etmeyeceğini belirtmişti. İkinci olasılık ise askerlerin gönderilmesi ancak askerin silahsız olacağının önceden bildirilmesiydi. Üçüncü olasılık Kardak kayalıklarına silahlı askerlerinin gönderilmesi ve ateşe ateşle karşılık verilmesiydi. Beşinci olasılık hava kuvvetlerinin kısa bir bombardıman ile işi bitirmesiydi. Altıncı boş kayalıklara askerler silahsız olarak çıkartılır. Diplomatik yollarla orta yol bulunmaz ise diğer kayalıklara çıkartma yapılacaktı. Bu olasılığın avantajı ise zaman kazandırması ve uluslararası arenada eşitlik sağlanmasıydı.
30 Ocak 1996’da Kardağa Operasyon İçin Karar Verildi
30 Ocak 1996’da planlar Genelkurmay başkanına ve Başbakana Tansu Çiller e bildirildi. Başbakan Tansu Çiller ikna edildi ve senaryo Kardak kayalıklarında uygulanmaya koyuldu. Türk ordusunun göz bebeği ve en iyi eğitimli askerleri yani SAT Timleri gönderilecekti. Operasyon saat tam 12:00 da başlayacak ve bir saat içerisinde sona erdirilecekdi.
Kardak kayalıklara yapılacak olan operasyonun yüzde yüz başarılı olması gerekiyordu. Aslında yapılacak olan hareket çok basit bir hareket olarak gözükmekteydi. Operasyon Su Altı Taarruz Timi için oldukça kolaydı. Her zaman eğitim almakta ve tatbikatını yaptıkları bir konuydu. Fakat adalar etrafındaki savaş gemileri devamlı devriye halinde olduğu için SAT komando timinin yakalanma ihtimali bulunmaktaydı.
İstanbuldaki SAT birliklerine Gümüşlük Koyuna hareket emri verilmişti. Hedef Kardak, hareket saati tam gece yarısıydı. Ankara’nın kapalı kapılar ardında gümüşlük koyunda ne olacağı tartışılırken Genelkurmay bütün olasılıkları ve doğabilecek sonuçları hesap ediyordu. Kardak kayalıklarını gören bölgelere uçaksavar ve top mermileri yerleştirilmeye başlandı. Bodrum karasularına sevk edilen savaş gemileri olayın ciddiyetini özetliyordu.
Tatilcilerin göz bebeği Bodrum, şimdi Türk ordusunu ağırlıyordu. Bu arada Amerika bir şeyler olacağını hissediyor fakat tam olarak ne olacağını kestiremiyordu. Başbakan Tansu Çiller ile Bin Clinton’ın yaptığı telefon görüşmesinde, Tansu Çiller Türkiye’nin müdahalesinin kaçınılmaz olduğunu söylemişti.
Richard Holbrooke Kimdir? Richard Holbrooke’ ın Kardak Krisindeki Rolü
Richard Holbrooke Amerika Birleşik Devletleri’nin eski büyükelçisi dir. Holbrooke 1996 da yaşanan Kardak krizinde Yunanistan ve Türkiye’nin savaşa girmemesi için arabuluculuk yapmıştır. Richard Holbrooke kayalıklara olası bir müdahale eden sonra Ege’de patlayacak bir savaştan endişe duyuyordu. Richard Holbrooke oluşabilecek krizi önlemek için Türkiye’yi arıyor fakat kimseye ulaşamıyordu. Türkiye ve Yunanistan savaşa sürüklenirken Türkiye’ye telefon ile ulaşmaya çalışan Richard Holdbroke Onur Öymen e bağlanabilmişti. Richard Holdbroke’ un sadece Türkiye’yi aramıyordu. Sürekli Yunanistan’ı da arıyor ve çekilmeye ikna etmeye çalışıyordu. Daha önce hiç karşılaşmadığı Yunanistan Dışişleri Bakanı görüşmeye çalışıyordu.
Bodrum’da operasyonun başlamasına birkaç saat kala Ankara da hızlı bir telefon trafiği başladı. Amerika biz durumu çözüyoruz mesajlarını iletiyordu. Bunun üzerine Ankara’da bir görüş ayrılığı oluşmaya başladı. Bir taraf operasyonu destekliyor bir taraf ise desteklemiyordu. Ankara da bir görüş ayrılığı doğmuş ve operasyonun ertelenmesi gündeme gelmişti.
İlk itiraz Deniz Baykal dan geldi. Deniz Baykal Kardak Kayalıkları krizinde ‘Türkiye bir kararlılık sergilemiştir, haklı olduğunu, hazırlığını tam yaptığını, gereken adım atılmak üzereyken iyi niyetlede olsa bir komşu ülke tarafından, dost ülke tarafından harekete geçmekten alı konulduğu anda artık müdahale insiyatifini tümüyle kaybetmiştir demekdi. Olayın gelişimini yönlendirme şansı tümüyle ortadan kalkmıştır. Böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kaldık ama bu tehlikeyi hep birlikte atlattık’ demiştir.
Kardak Krizi, Amerika ‘Sorunu Çözüyoruz. Operasyonu Yapmayın’ Dedi
Başbakan Tansu Çiller Amerika’nın baskısı sonucunda acaba operasyonu bir süre erteleyebilir miyiz sorunu sormaya başlamıştı. Tansu Çiller operasyonun bir süre için ertelenmesini istiyordu. Tansu Çiller Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanına ulaşarak operasyonun öne alınmasını istedi. Deniz Kuvvetleri komutanı ise Genelkurmay başkanı ile konuşulmasının daha uygun olduğu cevabını verdi. Genelkurmay başkanı ve deniz kuvvetleri komutanı yapılan görüşmelerle operasyonun saatlerinin değişmeyeceği sonucuna varıldı.
SAT komandoları Gümüşlük Koyuna gece yarısına bir kaç saat kala geldiler. Silahlarını ve eşyalarını iki kamyon taşıyordu. Gümüşlük balık restaurantları önünde malzemelerini indirmeye, zodiak botların şişirmeye ve yüzlerini siyaha boyamaya başladılar. Yunanistan Kardak’a olası bir çıkartmanın Denizden ve Havadan yapılacağına inanmaktaydı.
Türkiye birkaç dakika içinde helikopter ile kayalıklara çıkartma yapabilirdi. Buna önlem için Yunanistan Türk gemilerini uzaktan gözetliyordu. Yunanistan Türk helikopterlerine karşı tetikte bekliyordu. Hiç kimsenin aklına SAT birlikleri nin adaya uzak bir mesafeden, karadan yola çıkıp, zodiak botla böylesine tehlikeli bir yolculuğu göze alabilecekleri gelmiyordu. Oysa Komandolar hiç kimsenin aklına gelmeyecek bu uzun ve tehlikeli yolculuğa Gümüşlü Koyundan çıkmaya hazırdırlar.
Ankara’ da operasyon emri, 12 ye bir kaç dakika kala Gümüşlük Koyunda hazırlıklarını tamamlamış SAT komandoları da ulaştı. 5 erli gruplar halinde iki siyah zodyak botunun denize indiren komandolar yola çıktılar. İstikamet Kardak di mesafe bir buçuk saat içerisinde alınacak, gemilerin arasından geçilecek, karşı sularda bekleyen Yunanistan askerleri ne gözükmeden kayalığa çıkılacaktı. Ancak komandolar yola çıkmak olmasına rağmen Ankara’da telefondan bir kez daha çalışmaya başladı. Hala operasyonun yapılıp yapılmaması ile ilgili tartışmalar yaşanıyordu.
Richard Holbrooke sürekli Tansu Çilleri arıyor, Çiller ise Richard Holbrooke un telefonlarına çıkmıyordu. Amerika Birleşik Devletleri sürekli ‘Bu iş halloldu, sakın bir çılgınlık yapmayın’ mesajını iletmeye çalışıyordu. Fakat SAT komandoları Kardak Kayalıklarına doğru yola çıkalı 30 dakika olmuştu. Tansu Çiller gece yarısı 12:30 civarında dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya yı aradı. Tansu Çiller Güven Erkaya ya ‘Harekati biraz geciktirebilir miyiz?’ diye sordu. Güven Erkaya konuyu Genelkurmay başkanı ile görüşmesinin daha uygun olduğunu söyledi.
Genelkurmay başkanı ile yapılan değerlendirmelerde hareketın geciktirilmesinin SAT Komandolarının daha fazla denizden kalması anlamına gelmekteydi ve buda yakalanma riskini arttırıyor du. Operasyonu geciktirme fikri iptal edilmişti. Sat komandoları tam da planlandığı gibi gece saat 1:30’da Kardak kayalıklarına çıktılar ve bu haber Ankara ya kısa sürede ulaştı. Herkes rahatlamıştı. Komandoların Kardaktaki ikinci kayalığa çıktığı haberin Dışişleri Bakanlığına birkaç dakika içinde ulaştı. Gazeteciler aşağıda Deniz Baykal ve krizle ilgili kurmayları Deniz Baykal’ın dışişleri bakanlığı odasında bu haberi bekliyorlardı. Baykal vakit kaybetmeden aşağıda kendisini bekleyen gazetecilere bu önemli haberi verdi ve Kardak Krizinde yeni bir sayfa açılmıştı.
Bu sefer de Atina da kıyamet kopmuştu. Türk askerlerinin kayalıklara çıktığını Yunanistan’ın Türk büyükelçisi haber verdi ve Kardak’ta artık durum eşitlendi ve Yunanistan üstünlüğü sona ermişti. Yunanistan dışişleri bakanı yaptığı bir konuşmadan apar topar toplantıya çağrıldı. Bu sefer Yunanistan Türkleri Kardakdan nasıl çıkaracağını düşünmeye başladı.
Yunanistanım önlerinde üç farklı senaryo bulunmaktaydı. İlki Türk askerlerinin çıktığı kayalıklara Yunanistan’ın özel timlerle saldırmasıydı. Bu en az iki yada üç saat sürecekti ve sonuçları muhtemel bir savaştı. İkinci olasılık Kardak kayalıklarının bir hava bombardımanı ile yerle bir edilmesiydi. Üçüncü olasılık ise bir kıvılcım beklemeden Türkiye’ye topyekûn bir saldırı başlamaktı. Bu senaryoya göre Türkiye’de adaları bombalayacak Yunanistan ise Kuzey Kıbrıs’a girecekti. Yunanistan’ın önünde bir tercih daha durmaktaydı. Tüm bu savaş senaryoları bir tarafa bırakıp kayalıklardan geri çekilmekti.
Kardak Krizi Nasıl Sona Erdi?, Kardak da Yunanistan Helikopteri Nasıl Düştü?
Yunanistan için herşeyden önce ilk olarak, gelen haberlerin doğruluğundan emin olmak gerekliydi. Bu nedenle Türk askerlerinin Kardak kayalıklarına çıkıp çıkmadığından emin olmak için araştırma yapılmasına karar verildi. Yunanistan bu haberler için bir keşif Helikopteri görevlendirdi. Türkiye’de gümüşlüte basın mensupları ve askerler Yunanistan dan gelecek olan keşif helikopteri için beklemeye geçti. Ankara’nın beklediği haber sabah saat 5:30 a doğru duyuldu. Önce bir işaret fişeği görüldü daha sonra gelen haberler ise hiç de Ankara’nın beklediği gibi değildi.
Türk savaş gemisi Yunanistan helikopteri ile telsiz aracılığıyla iletişime geçti ve Yunan Helikopterinin arızalandığının haberini aldılar. Yunanistan Helikopterinin hemen inişe geçmesi gerekiyordu. Yunan Helikopterinin iniş yapması için Türk Yavuz gemisinin uçuş güvertesi hazırlandı fakat Yunanistan helikopteri iniş yapmayı reddetti ve helikopter bu arızasından dolayı düştü. Bu kaza da Yunanistan 3 askerini kaybetti. Kaza öncesinde Türk Gemisi Yavuz arızalanan Yunanistan Helikopterine yardım etmek istemiş ancak başaramamıştı.
Kardak bayrak yarışında ilk ve son kayıplar Yunanistan’dan verilmişti. Kardakda durum eşitlenmişti iki farklı kayalıklarda iki farklı ülkenin bayrakları dalgalanıyordu. Amerika bu durumdan sonra tamamen ağırlığını koydu. İki taraf da ikna edildi ve sabah 8:00 a kadar geri çekilmesi için anlaşıldı. Tüm birlikler basın eşliğinde geri döndüler. Kan dökmeden bir zafer kazanılmıştı. Kardak yine eski sahiplerine keçilere ve yunuslara kaldı.